Kadir Akbulut’un İz Bırakan Futbolculuk ve Antrenörlük Kariyeri
Kadir Akbulut, 8 Mayıs 1960 tarihinde Çivril, Denizli’de dünyaya gelmiş, Türk futbolunun yetiştirdiği en önemli sol kanat defans oyuncularından biri olarak kabul edilir. Futbolculuk kariyerine 1976 yılında Denizlispor’un altyapısında başlayan Akbulut, genç yaşta gösterdiği üstün performans ile kısa sürede takımının vazgeçilmez oyuncuları arasına girmiştir. 1978 yılında Denizlispor A takımına yükselen Akbulut, buradaki başarılı performansının ardından 1980 yılında Türk futbolunun köklü kulüplerinden Beşiktaş’a transfer olmuştur.
Beşiktaş’a transfer olduktan sonra, Akbulut siyah-beyazlı takımda üçüncü sezonundan itibaren solbek pozisyonunda adeta bir ikon haline gelmiştir. Teknik becerisi, oyunu okuma yeteneği ve liderlik özellikleri ile genç futbolculara örnek olan Akbulut, Beşiktaş forması altında geçirdiği 14 yıl boyunca takımının 5 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 1 Başbakanlık Kupası ve 6 TSYD Kupası olmak üzere sayısız başarıya ulaşmasında büyük rol oynamıştır.
1994 yılında Trabzonspor ile oynanan jübile maçı ile profesyonel futbolculuk kariyerine veda eden Kadir Akbulut, futbolu bıraktıktan sonra da spor dünyasının içinde kalmaya devam etmiştir. Menajerlik ve spor yazarlığı yaparak futbol bilgisini ve deneyimlerini yeni nesillere aktaran Akbulut, aynı zamanda Türk Milli Takımı’nda 16 kez forma giyerek ülkesini uluslararası arenada temsil etme onuruna da erişmiştir.
2011-12 sezonundan itibaren Çatalcaspor’da Teknik Direktörlük yapmaya başlayan Kadir Akbulut, antrenörlük kariyerinde de futbolculuk dönemindeki gibi başarılar elde etmeyi hedeflemektedir. Sahip olduğu bilgi birikimi ve futbola olan tutkusu ile genç futbolcuları yetiştirme konusunda önemli katkılarda bulunmaktadır.
Kadir Akbulut, sahadaki başarıları, karakteri ve futbola olan katkıları ile Türk futbol tarihinde unutulmaz bir isim olarak anılmaktadır. Hem Beşiktaş camiası hem de Türk futbolseverler tarafından büyük bir saygı ve sevgi ile anılan Akbulut, futbolun sadece sahada oynanan bir oyun olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu genç nesillere aktarmaya devam etmektedir.